Cemal Reşit Rey’in bestelediği 10. Yıl Marşı, inanmış kararlı bir duruşun sonucunda bugünlere kadar geldi diyebiliriz. Cumhuriyetin nice yokluklar arasında kurulduğunu göz önünde bulundurursak, on yılı hızlı gelişim, değişim ve başarıyla devirmiş bir cumhuriyet çok özel kutlanmalıydı. Yurdun dört yanında üç gün üç gece cumhuriyet nidaları yükselmeli, vatandaşlık duygusu kabarmalı ve neler başarıldığı anlatılmalıydı. Tabii bunu sağlayacak en önemli şey eksikti. Bir marş! Hep bir ağızdan söylenecek, gururlu hissettirecek ve geçen on yılı çok iyi ifade edecek bir marş…
Onuncu yıl yaklaşırken, cumhuriyet kutlamaları kanunu meclisten geçer. Atatürk marş işini dönemin parti genel sekreteri Recep Peker’e verir. Behçet Kemal Çağlar ve Faruk Nafiz Çamlıbel tarafından yazılan sözlerin bestelenmesi için hemen bir yarışma düzenlenir. O dönem ülke olarak çağdaş marş konusunda pek deneyimimiz yoktu. Yarışmaya Avrupa’da öğrenim görmüş, klasik batı müziğini iyi bilen besteci Cemal Reşit Rey de katılır. Büyük bir heyecanla Ankara’da düzenlenen yarışmaya gider ve jüri karşısında bestesini piyanoda çalar. Jüri, Cemal Reşit Rey’in beklemediği bir tepki verir ve eseri eleştirmeye başlar. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan ‘cumhuriyet’ sözcüğü söylenirken minör tona geçiş olduğunu ve bunun cumhuriyeti küçültmek için mi yapıldığını sorar. Tabii bu alanda tecrübeli olan Cemal Reşit Rey, Beethoven’ın Eroica ve Napolyon marşları örneklerini verir. Marşın fransızların marşından esinlenildiğini de ileri süren jüri, Cemal Reşit Rey’e neredeyse hiç olumlu eleştiride bulunmaz ve köşeye sıkıştırır.
Cemal Reşit Rey buruk bir şekilde İstanbul’a dönmeye karar verir. Fakat beklemediği olaylar silsilesi de başlamak üzeredir. Durumu dönemin birçok ünlü dergisini çıkaran, aynı zamanda Atatürk’e varan yakın bürokratik ilişkilere sahip olan Münir Hayri Egeli’ye açar. Münir Hayri Ankara’daki ilişki ağını iyi bilen biridir. Çankaya Köşkü’ndeki Muhafız Alayına gider. Alay komutanına durumu anlatır ve gizli bir plan yapar. Alay komutanı önce bu riske girmek istemese de Münir Hayri komutanı ikna eder. Peki ne için?.. Atatürk ve arkadaşları birçok gece uzun uzun toplantılar alırdı. Tabii bu ciddiyeti biraz yumuşatmak için arada şarkılar, türküler çalınırdır. İşte o gece Muhafız Bando Alayının Cemal Reşit Rey’in 10. Yıl Marşı bestesini çalmasını istedi. Böylelikle besteyi Atatürk ve ileri gelenlere dinlettirebilecekti. Notalar çoğaltıldı ve dağıtıldı. Planın işleyip işlemediğini görmek için her şey hazırdı. Artık sadece izlemek kalmıştı. Ve o gece geldi…
Bir yaz gecesi, Atatürk ile misafirleri arasındaki sohbeti ilerlemişken Münir Hayri zamanın geldiğini balkondan bandoya işaret eder. Ve marş çalınıp söylenmeye başlar.
‘’Çıktık açık alınla, on yılda her savaştan…’’
Atatürk ve tüm misafirler dikkat kesilir ve balkona çıkarlar. Gurur okşayıcı sözlerin buluştuğu melodiler herkesi etkiler ve başta Atatürk olmak üzere herkes tarafından coşkuyla alkışlanır. Marşın bir daha çalınması söylenir. Kolay söylenebilir olduğu için bu sefer herkes marşa eşlik eder. Coşkuyla ve gururla söylenir. Artık jürilerin tüm eleştirileri önemsizdir…
O dönem Behçet Kemal Çağlar ve Faruk Nafiz Çamlıbel sözleri Cemal Reşit Rey’in usta melodileriyle buluştu ve marş günümüzde halen gururla söyleniyor. Tabii bu marşın gizli kahramanı Münir Hayri Egeli sayesinde…
Yazar: Onur Kahvecioğlu
Kaynakça
Münir Hayri Egeli, Atatürk’ten Bilinmeyen Hatıralar, Ankara 1959, s. 94–95.
M. Kemal Sallı - Önce Vatan Gazetesi